.jpg) |
Katmandu da, Bagmati Nehri'nin kıyısında
ki
Pashupatinath tapınagında çektim bu fotoğrafı.
Gezdiğimiz tüm yerlerin hissettirdiği duyguların aksine
ölümün o ağır havası karşılamıştı beni orda.
Hani hep uzaklaştırırız ya bu duyguyu,bu düşünceyi
kendimizden,
hani hiç kimseye yakıştıramayız ya bu gidişi,hani burda
konukluğumuz sonsuzmuş gibi davranmayı seçeriz ya,
Pashupatinath'ta hissettiklerim öyle değildi.
İnsanın karşılaşmamaya imtina gösterdiği bir durumla
burun buruna gelmesi gibiydi.
Bir değil bir kaç ölüm vardı ve
yakınları kabullenilesi en zor ayrılığı yaşıyordu acıyla.
"Ah ölüm" diye geçirdim içimden karşımda yakılan cesetlere
bakarken.
Yok olmanın son fotoğrafıydı içime yansıyan.
Ölümü uğurlamanın türlü şekilleri olsada,kimi toprağa,
kimi suya,kimi dumana küle karışsa da,
hayatın durmadığını, akıp gittiğini,tutamadığımızı
haykırıyor her seferinde bize ölüm.
Randevusuz gelip,açmadığımız kapılardan giren bir son varken
ne çok şeyi dert edindiğimi düşündüm.
Kalbimde, beynim de ne çok olmazlar biriktirdiğimi ,
sürekli bendler kurduğumu akıp giden hayatıma.
Bu ömür benimse ve benimle
sonlanıyorsa,bedenim,gölgem,sesim,
hatta sessizliklerim bile yok oluyorsa benimle beraber,
önce ben sarılmalıydım kendime,geriye ne kaldıysa ömrümden
sahiplenmeli,
yaşamımı yaşanacaklar listesinden almalıydım.
Pashupatinath'da çektiğim ve gece yatağımda
gözlerime takılı kalan bu fotoğrafla
tüm karamsarlıkları iteleyerek yepyeni listeler yaptım
uzadıkça uzayan.
Büyütecek çocuklarım,
Söyleyecek sözlerim,
Görecek sevdiklerim,
Tutacak ellerim,
Yazacak öykülerim,
Gidecek yollarım,
Çekecek fotoğraflarım,
.
.
.
Ve her şeyiyle yaşamak istediklerim var daha "ey ölüm".
Ben hoşgeldim hayatıma yeniden,peki ya siz?
Ayse
Sahin Güçkıran
|